29.01.2025 Günlük

 

Saat: 07:54

"Kul plan yapar, kader gülermiş!..." diye bir söz var ya. Ben aynen o durumu yaşadım. Sabah yazılarımı yazıp, sporumu yaptıktan sonra son sürat blog yazılarımı yazmaya devam ederken yorulduğumu hissedip mola verdim. Sosyal medyayı açmamla, karşıma çıkan görüntü tüm sinirlerimi ayağa kaldırdı. Pek sevgili büyük eltim güya kocasının yaptığı sürprizi paylaşmış. Tabi ki yersen. Sorun tabii ki de bu değil. İsteyen istediği hediyeyi alabilir. Hediyenin içeriği sinirlerimi zıplatmaya yetti. Kar tanesi kolye ve su yolu bileklik. Yanında küpe ve saatte var. Asıl sıkıntı kolye ve bileklik benimkinin bire bir aynısı. Sadece benimkiler altın, onunkiler imitasyon. Kadında ben ne alırsam aynısı alma hastalığı var. Evlendiği dönemde benim evimin aynısı döşemekten, gelinliğinin bile benimkisinin aynısı olması artık tahammül sınırlarımı zorluyor. Üstelik millete kendi fikri gibi anlatma ve gösterme çabası beni daha da sinirlendiriyor. O dönemde hatırlıyorum gelinlikçim Hülya abla şok olmuştu. Kadını tehdit etmiştim de yakasını, işlemelerini değiştirerek bir gelinlik hazırlamıştı. Hatırladıkça sinirlerim tepeme geliyor. O kadar çok şey aldı ki benimkinin aynısı, artık ben sayamaz oldum. Her yaptığımın aynısını yapmasından, almasından artık bana sinir geldi. Şimdiki aldığı hediyeleri de kocası almış gibi paylaşmış. Almadığını ben biliyorum. Kim görse kocası aldı ama fesatlık yüzünden aldığını yedi düvel biliyor artık sadece ben değil. Adamın bir kere çalışmaktan sürpriz yapmaya vakti yok. Hangi arada alsın böyle çiçek, böcek hediye. Kaldı ki öyle biri hiç değil. Tabi hediyeler sadece bununla kalmamış. Güya yine kocası dayanamamış ikinci hediyeyi de patlatmamış mı? Bak sen ne kocalar var ya? Adam üç çocukla meteliğe kurşun atarken, hastalıklı şekilde kendi kendine aldığı hediyeleri kocası almış gibi paylaşıyor. Kış dönemi zaten para gelmiyor. Kredi kartları ağzına kadar dolmuş. Acaba kocası bu kadar borç içinde hangi arada yapacak bunları? "Ay sonunu nasıl getireceğim?" diye düşünen bir kocadan bir romantik çıkarmış. Yersen ama ben bırak yemeyi gargara bile yapmadım. Evelsi gün "Kartlar dolu trafik sigortasını sizin karttan çekelim mi?" diye eşime soran kimdi acaba? Rakamda az değil. Ödeyemezse benim kartım cezaya girecek ya da ben ödemek zorunda kalacağım. Bana ne? Herkes ayağını yorganına göre uzatsın. Kimsenin arkasını toplayamam. Ah tabi bir de kocasının yazdığı notlar var ki, evlere şenlik. Sanırsın dünyada bir tek o en güzel, o en anne, o en diye devam eden bir sürü sıfat. Hatta sıfat tamlaması. Meğer kocası nasıl bir şairmiş de, haberimiz yokmuş. Gerçekten artık ben diyecek söz bulamıyorum. Eşime gösterdim paylaşımlarını. Boşverecekmişim, gülüp geçecekmişim. Evet kolye ve bileklik bana özel üretilmiyor. Herkes alacaktır mutlaka. Ama bende evveliyatı olduğundan bir noktadan sonra sinir bozucu oluyor. Yoksa elbette bu ürünler koleksiyon parçası değil. Ama her bir eşyamızın aynı olması bir noktadan sonra yoruyor. Evine gittiğimde kendi evimde gibi hissediyorum. Alyanslarımızın bile aynı olması ve sonradan farkına varmış gibi tepki vermesi. Ağzına 45 numara tuvalet terliği ile çarpasım geliyor. O derece sinir bozuyor. 

Neyse sonrasında sinir durumundan tansiyonum çıkmaya başladı. Çalışmak istiyorum ama adapte olamıyorum. O arada Kadiş akşam yapılacak olan kadınlar matinesine yer ayırttığını söyleyen mesaj attı. Hemen atladım. Zaten canım burnuma gelmiş. Kocası evde olduğundan konuşamadık. Ekran görüntülerini gönderdim. O da çok sinirlendi. Bu tarz insanların tedaviye ihtiyaçları olduğunu söyledi. Bence de öyle ama kadın tedaviyi kabul etmiyor. Her geçen gün kafasında kurduğu dünya, daha da tehlikeli noktaya gitmeye başladı. Olmamış şeyleri olmuş gibi göstermek, şizofrenik bir durum ve acilen tedavi edilmesi gerekiyor. Kendine zarar vermekle kalmıyor, çevresindeki insanlarında ruh sağlığını bozuyor. Mesela kocasına deseler ki, hediye almışsın. Mecburen kabullenmek durumunda kalacak. Sırf o yalancı durumuna düşmesin ve evde kavga çıkmasın diye. Dolaylı olarak kocasını da yalancı ve yalanına ortak yapıyor. Bu sürpriz meseleleri de ilk değil ve son da olmayacak. Adamın haberi yok ama göndermiş gibi yaptığı kaçıncı numara. Biz sayısını unuttuk seneler içinde. Bir gün ben bir yerde patlayacağım tersime gelip ama ne zamana denk gelecek bilemiyorum. Çok sıkıldım artık. Hadi ortam bozulmasın diye ses etmiyorum ama bir noktadan sonra insanın sabır sınırları ile oynamaya başladı. Olan arada bu manyak anne ile üç çocuğa ve kocasına oluyor. Bizim hayatımızdan çaldığı içinde dolaylı olarak bize de zararı oluyor. 

Bugün herhangi bir şey yapmadan blog yazmayı planlıyorum. Yemek yapmayacağım. Dün evde kimse yemek yemedi. Kalan yemekler bitsin. Bir makine çamaşır yıkarım. Kendimi yazmaya ve Küçük Prens kitabını bitirmeye adıyorum. Dün gece geç gelince uyumam saat biri buldu. Sabah altıda uyandım ama yataktan çıkmam bir saat sürdü. Hava bugün çok sisli. Tam battaniye altında kitap okuma havası. 

İngilizce kursunu bırakıyorum. Ama evde çalışmaya devam edeceğim. Zaten aldığım üç kitabın çevirisini de yapmam lazım. Kelime öğrenmek için çeviri yapmak harika bir şey. Ama öğrendiğim kelimeleri sürekli tekrar etmek şart. Gençlikte olduğu gibi akılda kalmıyor. İnsanlar yapay zeka olduğunu ve bu dil öğrenme çabamın boşuna olduğunu söyleseler de, konu aslında sadece dil öğrenmek değil. Ayrıca öğrenmenin de yaşı yoktur. 

Dün gece kadınlar matinesinde yine çok eğlendik. Çok şükür çok güzel bir geceydi. Bunu arada tekrarlamak gerekiyor. İnsana iyi gelen şeyler var hayatta. Tiyatro, kurs, sinema daha bir çok şey hayatta şükür sebebi. Her gün uyanıyoruz çok şükür. Sağlıklıyız. Kimseye muhtaç olmadan ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz. Basit görünen ama önemli şeyler. Zihni çalıştırmak da bu anlamda çok önemli. Akşam mesela kitap atölyeleri var. İnşallah katılacağım. Küçük Prens kitabı atölyelerden biri. Diğer yazar sohbeti. Yazma geliştirme için yazar sohbetlerini önemsiyorum. Şimdi kalkıp sabah dansımı yapayım. Bugün yazma işi sarktı. Sonrasında blog yazılarıma başlarım. Ah unutmadan oğlumun sınav notları şu anda çok şükür iyi gidiyor. Sanırım bütünleme sınavlarına kalmayacak inşallah.