22.01.2025 Günlük

 

Saat: 06:29

İki gündür günlük yazamadım. Evelsi sabah tansiyon ilacımın raporu bittiğinden hastaneye gittim. Yakın zamanda kan tahlili yapıldığından yeniden tahlil yapılmadı. Doktor raporumu yeniledi ama canıma da okudu. Acil tarafından kilo vermem gerekiyor. Değerlerim ciddi anlamda kötü. Bunu zaten biliyordum ama şeker, kolesterol, karaciğer yağlanması kırmızı alarm vermeye başlamış durumda ne yazık ki. Dikkat etmezsem doktor bunlar için ilaca başlayacak. Zaten yaklaşık on gün önce yediklerime dikkat etmeye başlamıştım. Artık iyiden iyiye durumun ciddiyeti ortaya çıkmış oldu. Zaten yürürken oldukça zorlanıyordum. Son tartıldığımda seksen iki kiloyu geçmiştim. O da yanlış ölçmüyorsa. Malum baskül çöpü boyladı. Vücut ölçülerimi almıştım. Oradan kontrol etmeyi düşünüyorum. Göbek üstü bölgemde sanki şişlik inmiş gibi hissediyorum. Dansa da geri döndüm. Dün bayağı hareket ettim. Vücudum bugün eşekten düşmüş karpuz gibi. Yaş olmuş kaç Metabolizmam yavaş. Bunların olması ise çok normal.

İngilizce kursunu sanırım bırakacağım. Son zamanlarda yaşananlar malum. Ayrıca yaratıcı yazarlık atölyesi başlayacak. Kayıt yaptırmayı düşünüyorum. İngilizce Eylül döneminde yeniden gidebileceğim bir kurs. Hatta A1 seviyesinden yeninden başlayabilirim. Ancak yazarlık atölyesi her zaman açılmıyor. Her zaman ücretsiz atölye bulamıyorsun. Bu nedenle yazarlık atölyesi daha cazip geliyor. 

Dün başlamış olduğum hikaye için yazarken birden aklıma yepyeni bir konu geldi. Diğer hikayeyi bırakıp, hemen aklıma gelen konuyu yazmaya başladım. Şu anda hali hazırda beş tane kitap taslağı var. Olsun günün birinde basamamış olsam da, kimse okumasa da kendi kitaplarımı oturur okurum. Ayrıca kitap yazma tamamen matematik olayı olduğundan kafanın da sürekli meşgul olarak dinç kalmasını sağlıyor. Kronolojik sıralama ve mantık hatası yapmamak önemli. Bununla ilgili olarak da kim kimdir? Ne iş yapar? vs. tarzında taslak çıkarmak önemli. Yaşı, işi bir yerde taslak olarak kalmalı ki, ilerleyen sayfalarda ortaya tezat durumlar çıkmasın. Bu yüzden yazarken kırk kere düşünmek gerek. Bazen yazdıklarımı bile çöpe atmamız gerekebilir. Yılmadan yazmak gerçekten de çok zor. Taslakları bilgisayara aktarmam lazım. Üzerinde çalışmak adına bunu yapmam gerekli. Yazdığım hikayenin konu taslağı yavaş yavaş ortaya çıktı. Bir kaç şey kaldı aklımda. Unutmadan yazmam lazım. Ancak hikaye genel hatlarıyla belli. İki ayrı kitap olması daha iyi olacak. Hikayenin isim annesi Serap. Ah kuzum o da domuz gribi oldu. Sergi döşek yatıyor. Neredeyse bir hafta olacak. Yeni yeni düzelmeye başladı. Bu hafta çalışmayacak. Bana "Beni özlemedin mi?" diye soruyor. Gel sarılalım. Diyor. Aslında çok özledim ama kendisi de bana gelmememi söyledi. Malum bulaşıcı ve ben grip olduğumda hiç düzelemediğim için bana bulaşmasını hiç istemiyor. Yakaladığında bir türlü bırakmıyor. Küçük eltimlerde komple hasta. Oğlanların ikisi de düzelemedi bir türlü. İnşallah kısa zamanda düzelirler. 

İnsan nedense kaçarsa, onu daha kolay buluyor olaylar. Mesela hasta olmaktan korkarsanız sürekli hasta olursunuz ya da parasız kalmaktan korkarsanız sürekli ekstra masraf çıkabilir. "Kötüyü çağırma!..." derler ya hani. Bazen olduğu yere bağlamak lazım. 

Mesela o çocuklarının üstüne çok düşüp, çok pipirikli olduğundan sürekli hastalık durumları söz konusu. Bırak çocukları bir sal. Hasta da olacaklar elbette ama bu kadar fanus içinde tutmak da mantıklı değil. Ama herkesin kendi hayatı. Kimseye müdahale edilmiyor. Bir şey söylesen senden kötüsü olmuyor. İnsanlar yanlış anlamaya çok müsait. Ayrıca kendileri çok biliyor. Siz bir şey bilmiyor konumuna düşüyorsunuz. Kendi çocuğu, kendi hayatı sonuçta. Karışmaya gelmiyor.