05.02.2025 Günlük

 

Saat : 06:33

Dün yaratıcı yazarlık kurusuna gittim. Kursu sevdiğim gibi, gayette güzel zaman geçirdim. Devamında yaratıcı drama kursuna da kayıt oldum. Zaten yazarlık kursunu veren hoca dersi veriyor. Yazarlık kursuna alanlara, drama kursunu almaları da öneriliyormuş. Drama dersini de çok sevdim. İngilizce kursunu bıraktım. Zaten son zamanlarda sınıfın enerjisini de beğenmiyordum. Bugün de Türk Sanat Musikisi var. Hoca yeni eserler göndermiş. Maşallah bulduğu eserleri okumak için sağlam bir diyaframa ihtiyaç var. Eserlerin çoğu tiz ses. Bu da beni zorluyor. Yine de şikayetçi değilim. Sesimi eğitiyorum. 

Hava dün çok soğuktu. Bugün daha da soğuk. Tam hasta olma havası. Çok dikkat etmek gerekiyor. Yoksa insanı fena çarpar. İşin kötüsü hastalık geldiğinde gitmekte bilmiyor. Bugün sebil kurulumu için gelecekler. Oğluma akşam yemeğini yıktım. Benim biraz çalışmam lazım. Hikayelerimi düzenleyip bilgisayara aktarmam gerek. Hatta son düzenleniş hallerini ajandaya tekrar yazsam mı diye düşünmüyor da değilim. Fakat bu çok zaman kaybı olacak. En son bilgisayarda kalmalı. Kendime mail atarsam sıkıntı olmaz diye düşünüyorum. Yazılacak çok yazı var. Son hali bilgisayarda kalması yeterli olur. Daha blog yazılarımı bitiremedim. Hoş sürekli yeni fikir geldikçe zor biter. 

Dün kendine sağlıklı beslenme için ödül verdim. Bir tabak makarna yedim. Uzun zaman sonra yiyince rahatsız etti. Yaklaşık bir aydır karbonhidrat yemediğim için mideme ağır geldi. Bir daha ne zaman yerim bilmiyorum. Fakat midem küçülmüş ki, bu güzel haber. Uzun süreli açlıklarda da sıkıntı yaşamıyorum. Az miktarla doymaya başladığımdan kalori açığı da oluşuyor. Zaten dışarıda yemek yemiyorum. Bilmediğim kahveleri içmiyorum. Kursa giderken yanımda filtre kahvemi termosa koyup götürüyorum. Zaten dışarıdaki kahveleri yani kantin kahvelerini oldum olası sevmem. Granül kahvelerden nefret ederim. Özellikle üçü bir arada kahveler hiç tarzım değil. Üstelik sağlık açısından bakıldığında oldukça da zararlı. Zaten insan a en iyisini yine kendisi yapabilir. 

Yeni aldığım kalemlerim geldi. Yazması oldukça keyifli. Bu sıralarda da kalemlere sardım. Dünyadaki bütün kalemleri toplamak istiyorum. Rengarenk defterlerime yazasım var. Kırtasiye ürünlerini zaten oldum olası hep sevmişimdir. Çocukken mesela arkadaşlarımın renkli kalemliklerine, içindeki rengarenk kalemlerine bayılırdım. Maddi durum nedeniyle bize her istediğimiz alınmadığından hep imrenerek bakardım. Ancak haklarını yemeyeyim. Bir kere çok istiyorum diye körüklü iki katlı kalemleri içindeki lastik yerlerine tek tek takabileceğimiz bir kalemlik almışlardı. Rengi fosforlu pembeydi. İyice yıpranana kadar kullandığımı hatırlıyorum. Ne sevinmiştim o zamanlar o kalemlik alındı diye. Para verselerdi, önüme altın dökselerdi belki de o kadar sevinmezdim. Çocukluk işte. 

Bugün dansımı erken yapmalıyım. Su sebilini kurmak için ne zaman gelecekler bilinmez. Dün zaten sabah üşüdüm diye eşimin yanına yatınca uyumuşum. Uyandığımda saat 07:41 olmuştu. Tüm işlerim aksadı. Neredeyse kursa geç kalacakmışım. Ama güzel uyumuşum. Dün dans ettim. Vücut bugün daha da yorgun. Kurslarda da yorulmuşum. Durmak yok. Vücudu boş bırakmaya gelmiyor. 

Franz Kafka'nın Baba'ya Mektup kitabına başladım. İnsanın sinirleri kaldırmaz. Bir çocuğa psikolojik verilen zarar bu kadar güzel ifade edilebilirdi. Okuyup bitirince yeniden okuyacağım. Kısa bir kitap zaten. Psikolojik açıdan insana çok şey katacak türden. Sabah kahvemi içene kadar biraz blog yazayım. Kahve sonrası dans beni bekler. Yatağa gözüm kaymıyor değil ama uyandım artık. Bugünlük yatakla bize ayrılan sürenin sonuna geldik.